Birçok
insanın dert yandığı bir durumdur geçmişi unutamamak. Yaptığı hataları, yanlış
hareketleri bir türlü silemez hafızasından. Keşkelerle geçirir koca bir ömrü.
Öte yandan bazıları da vardır ki çabucak unutur, hiç olmamış gibi yaşar geçmişini. Küçük bir
kısım
da geçmişte yaptığı davranışlardan ders alarak geleceği inşa eder; geçmişi silip, atmaz hatalarını görmezden gelmez, aksine onlar beni olgunlaştırdı der. Nitekim Hz. Mevlana “Hamdım, Yandım, Piştim” diyor. Yanma aşaması insanın canını yaksa da sonucunda bir eser ortaya çıkıyor. Kainatın mükemmel ve bir o kadar da esrarengiz eseri olgun insan.
da geçmişte yaptığı davranışlardan ders alarak geleceği inşa eder; geçmişi silip, atmaz hatalarını görmezden gelmez, aksine onlar beni olgunlaştırdı der. Nitekim Hz. Mevlana “Hamdım, Yandım, Piştim” diyor. Yanma aşaması insanın canını yaksa da sonucunda bir eser ortaya çıkıyor. Kainatın mükemmel ve bir o kadar da esrarengiz eseri olgun insan.
Elbette geçmiş yaşadığımız sürece zamansal olarak artmaya devam edecek ve hatalarımızla bezenmiş bir şekilde orada duracaktır. Gelelim yine geçmişi unutamayanlara. Geçmişte takılıp kalanlar ne şimdiki zamanı ne de gelecek zamanı yaşayabiliyorlar. Bunun psikolojik boyutu olduğu kadar sosyolojik de boyutu var. Karşılıklı ilişkilerinde tutarsız davranışlar, diyaloğu devam ettirememe gibi sorunlarla karşı karşıyalar. Neden böyle oldu, şurada şu hareketi neden yaptım tarzı sorularla akıllarını her geçen gün bulandırmaya devam ederler. Bazıları da şimdiki zaman duvarını aşamamış geçmişte yaşamaya başlamıştır. Hatta şimdiki zamanla ilgili bir soruya yanıt veremeyebilirler.
Sonuçta geçmişin karakterimize ve yapacağımız hareketlere çok büyük etkisi olduğu aşikar. Yeter ki geçmişi doğru okuyalım…
Yorumlar
Yorum Gönder