Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Eylül, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Defekt

Bütün insan popülasyonu bir yapbozun parçaları olsalar idi, elbet bütünlüğe uymayan irili ufaklı "defekt" parçalar da bulunacaktı. Asıl mesele ise, hakkaniyetli bir şekilde mülâhaza edildiğinde; bu defekt parçaların mı, yoksa uyum sağlamak üzere bazı kısımlarını törpülemiş, koparmış parçaların mı etik açıdan doğru olduğuna kanaat getirmekte yatar. Hoş, bütünlüğü korumak üzere defekt parçaları atan zat, seçimini çoktan yapmıştır.  "Sana yer yok." Öz parçalarını törpülemiş, koparmış mahlukat; aidiyet güdüsünü tatmin etmenin verdiği saadetle tebessüm etmeye devam ederken, kuşkusuz, aslında intihar ettiğinin farkında değildir. İndividü yok olmuş, toplum var olmuştur. "Sen bizdensin." Fikriyatı istediği kadar birikimli, isabetli ve hakikate adanmış olsun, defektin içtimai mevcudiyeti reddedilmiştir. Nihayetinde bir hayvan sürüsü olan insan topluluğu, tabii olsun yapay olsun, o defekt parçayı seleksiyona tabi tutacaktır. "Seni istemiyoruz.

Obsesif Deve Kuşu

İnatla zuhur eden nefret dolu Muhalif akım İki zıt kaide ile Fikir inşa çabası Ser yere fikir kuşağını Islansın redler yağmurunda Çürüsün koksun Sonraları yüzünü toprağa göm Hatırladıkça absürditeyi Yersiz sözlerin, söyleyemeyişlerinin sancısı elbet geçecek

Hayvansı İnsan, İnsansı Hayvan

İnsanın esasında bir hayvan olduğu hakikati her fırsatta göze çarpıyor. Medeniyetin teşekkülü, kültür ve sanatın ortaya çıkmasıyla birlikte hayvansı güdülerimiz bir nevi süslenerek, makyaj yapılarak bambaşka bir şeymiş gibi gösterildi. Bunlardan ilki aşktır. Medeniyetten önceki insan için kadın bir cinsellik objesi, kadına duyduğu çekim ise üreme güdüsünden ibaretti. Medeniyetten sonra kadın toplumda hak ettiği yere kısmen kavuştu. Mütefekkir ise diğer birçok güdüde olduğu gibi üremeyi de sildi, bilinçdışına attı, değersiz addetti. Bunun yerini dolduracak olan "aşk", yine de içerisinde üreme güdüsünden kalma çekimi barındırıyordu; buna da sevgili mütefekkir, çok farklı bir şeymiş gibi "cinsellik" adını koydu. İşi daha da ileriye götürdü, "make love" deyimini cinselliğin karşılığı olarak telakki etti.