Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sürur Örtüsü

Sahte sürur örtüsünün Örttüğü solgun ve ıssız ruhlar Fütursuzca uzaklaşıp karanlık yanından Yedi kurşunu kasvetin bağrından Usanıp yontmaktan, yontulmaktan  Hiçliğin içinde var olmaktan Bir şeyler var ruhta budaklanan Haykırdı ve sızlandı puslu yanından  Kulak kabartıp duyulmaz Dertle yüklü acı mırıltılar Çevirir manaya kelle adam  Kurtarıp amansız çığlığı uslu yanından Sergiliyor kendini buzda kan Kusmuş tatsız yanını burnundan Pısırık bir adam içine revan Eridi ruhu kapkaranlık bir kordan 

Misliyle Kâfi

"Sevmeyi bilmiyoruz." dedi bir gün aziz dostum, sevdiklerimize hissiyatımızı yansıtamadığımızdan dem vurdu. Üzerinde mülahaza etmeye değer bir konu. Şu soruyu sormalı: Aşk âşığı mı, yahut maşuğu mu ilgilendirir? Leyla ile Mecnun misali, duyulan aşk kaynağını maşuktan almakla beraber artık mahiyet değiştirmiş, özünden çok farklı bir şekil almıştır. Şöyle demeli: Ben artık sana değil, zihnimdeki "sen" ideasına âşığım. Senin bu aşktan haberdar olman önemli değil artık, çünkü bu aşk, senin mevcudiyetini aştı ve arşa yükseldi. Aşk, nihayetinde aşk için yaşanır. İdeadan ziyade esasen faniye duyulan bir sevgi, aşk mevzubahisse? Önceki çıkarımlar sabittir. Şöyle demeli: Aşk gibi mukaddes ve ulvi bir hisle müşerref olmak, faninin hissiyata vâkıf olmasından çok daha mühimdir. Vasıta ve süreç, gaye ve neticeden üstün gelmiştir; daha değerlidir, daha önemlidir. Realiteye dönmek gerekirse? Aziz dostum, pek tabii sevdiğin kişinin; kalbinde büyüttüğün zarif, masum, insanın iç