Bir köşede oturmak ve pasif-agresif davranışlarda bulunmak...
Çayını ne şekilde yudumladığıdır insanı arif yapan, tevazu ile durup karşısında bardağın ben sana muhtacım diyebilmesidir. İşte ruhları dinginler, böylesine latif kimselerdir. Çay gibi bir bütündürler ve sessizce dururlar dünyaya karşı dimdik. Ne pervasızlardır taş değildir kalpleri ne de fokurdarlar arsız su gibi.Sükut ediş ruh dinginliğinin bir sonucu olmalı. Zira kargaşanın olduğu yerde gürültü eksik olmaz. Öte yandan kargaşasız bir devrim, sessiz bir muhalefet olabilir mi? Susmak gerçekten bir eylem olabilir mi kabul etmek ile susmak arasında bir özdeşlik varken? Susarak kimilerini yok mu sayar insan yoksa susmak yok olmak mıdır? Edebi ile insan, sükut ile nasıl dur diyebilir bu kahpeliğe? Gece uykularını kaçıran eylem planlarını kurgulamaktan öte geçemediğinde nasıl ruh dinginliğine erişebilir? Burada insanı içine çeken aktif muhalif akım, yanlışlıklar silsilesi ile savaşın tek yolu gibi gözükürken insan nasıl koruyabilir içindeki bu ruhsal dengeyi?
Pasif-agresif karakter aslında nihayetinde kişi için pozitif gibi görünse de oldukça sancılı süreçlere sebebiyet veriyor. Ruh dinginliğini bozmama uğruna bürünülen bu kişilik ruh dinginliğini bozan faktörlerin başında geliyor. Hal böyleyken insan ne yapacağını bilemiyor aziz dostlar. Ateş çemberinin yakınından bile geçmezken gayri ihtiyari kendi ateşiyle kendine bir çember kuruyor. Her şeye rağmen çaya bile tevazu ile yaklaşanlardan, ruh dinginliğine ermişlerden, sükut ile bile olsa dimdik ayakta duranlardan olmamız dileğiyle kardeşlerim.
Yorumlar
Yorum Gönder