Ana içeriğe atla

Sığ Bir Boşluk

Hissediş içinde karanlığı besliyor
Bir kapan kapanıyor üzerine günün
Bir çocuk bağırıyor kaldırımda
Kenara atılmış bir defter
İçinde haykırışı yazıyor

Sallanıyor bir fanus içinde ruh
Keskin kenarlı acı veriyor
Soludukça bu ağır kasveti
Nahoş bir sarhoşluk veriyor

Bir sanrı olmalı bu
Ağaç, simsiyah yaprakları
Eski evler uzlaşmış gibi sırt sırta
Biçimsiz silüetini gösteriyor

Yürüyor dokunmadan silik bir tip
Sokak kedilerinin gözünde de bu ilgisizlik
Hayır bu sokak benim değil bu ruh
İçimi kemiren sığ bir boşluk


Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Arsız Kadın

Yürümek, çıldırırcasına gitmek Tenha yanına arsız kadının Pembe ruhunu karalar gibi Bir martı kanadı süpürür sokağı Müthiş bir istek ve tereddüt ile Varınca yanına arsız kadının Karanlık ruhumu ağartır gibi Bir ışık hüzmesi yıkar sokağı Sokak bile çekine çekine Vardı yanına arsız kadının Martı kustu eteğine Karanlık bir hınç aldı aydınlığı

Boş Oda

Boş oda ve sesler Bomboş... Boş bardakta yıllanmış kahve tortusu Sessiz bir cızırtı fonda 80'lerden kalma bir radyo Kusursuz bir armoni geliyor kulağa Ecnebi bir kondüktörün elinden Ve yağmur Ritmik şakırtısı Üzerine birkaç nota Hançerliyor sanki Uzatıp kanlı elini meçhul Sesler ve boş oda

Namütenahi

O anı beklemekteyim, o an ki İçinde olduğum anlamsız döngü ve tekdüze birliktelikleri Yıkmaya muktedir Asla gelmeyeceğini bile bile Tahayyül eder durur zihnim Bir kapı açılır derinlerde Üzeri örtülü nice umutlar fışkırır Seni de çıkartır beraberinde Kıyıya vurmuş bir bebek masumiyeti Gözlerinde Sonra sular çekilir, o kapılar kapanır Kokuşmuş ve kasveti kahreden bir hava çöker güne Bu kötü döngü Namütenahi Öyle telakki ediyorum Ve yelken açıyorum hiçliğe Soğuk bir rüzgar vurduğunda yüzüme Saçlarımı savurduğunda bir yana Hala hatırlarım o anı Bir güneş doğar içime geceden Bir ışıltı belirir uzaklarda Sen ve o gün hiç gelmeyen Şapşalca yine de beklenen