Ana içeriğe atla

Rezalet

"Mutualist bir ilişki mi günahla aramızdaki? Yoksa parazit mi? İyiliğe kötülük kadar yakın mı insan? Yoksa hayatında dengesizlik mi hakim? Haz neden büyük oranda günahlarda gizli?" gibi sorularla muhatap olurken Ramazan'ın ortasında içimdeki soğuk savaşın kızışmasının verdiği huzursuzlukla yine buralarda buldum kendimi. Bu huzurlu atmosfer içerisinde utilitarizm çerçevesindeki eylemleri ile insan maneviyatını yüceltmenin peşinde koşarken kendini bataklığa saplanmış halde buluyor. Kaçtığı şeyden ne kadar uzaklaşırsa uzaklaşsın kendini o şeye o kadar yakın hissediyor. Neden?
Bir hal ki bu içini tırnaklıyor insanın. Yoksunluğun içerisinde varlığı göremediğinde zuhur ediyor. Nefis titriyor, Şeytan titriyor ve nihayetinde insan da titriyor bu yoksunluk sebebiyle. Cezbedilememiş ruhlar muzdarip bunlardan. Üzerine çökmüş bir moloz yığını ve kara bulutlar ile cebelleşirken çarpık bacakları, köhnemiş bağları ve kumdan kaidesiyle hiçbir güçlüğe mukavemet gösteremiyor, gösterme kaygısı da ne yazık ki gütmüyor. Rezalet! Varlığını göz ardı edip bir tepki bile vermekten kaçınacak kadar ezik, içinde fırtınalar kopartan olayları ve durumları sindirmekte zorlanmayan adi bir yapı bu. Davranışlarına ulvi anlamlar yüklenmesini uman, varlığını fark edecek kesimi göklerde arayan bir zihniyet bu. Susmanın edep sayıldığı, sabır sayıldığı bir atmosferin ürünü bu. Kerahat vakti uyuyup kafayı yiyen bir cesedin ürünü bu. Bunca saçmalığı, safsatayı sonlandırdığım an bu.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Arsız Kadın

Yürümek, çıldırırcasına gitmek Tenha yanına arsız kadının Pembe ruhunu karalar gibi Bir martı kanadı süpürür sokağı Müthiş bir istek ve tereddüt ile Varınca yanına arsız kadının Karanlık ruhumu ağartır gibi Bir ışık hüzmesi yıkar sokağı Sokak bile çekine çekine Vardı yanına arsız kadının Martı kustu eteğine Karanlık bir hınç aldı aydınlığı

Boş Oda

Boş oda ve sesler Bomboş... Boş bardakta yıllanmış kahve tortusu Sessiz bir cızırtı fonda 80'lerden kalma bir radyo Kusursuz bir armoni geliyor kulağa Ecnebi bir kondüktörün elinden Ve yağmur Ritmik şakırtısı Üzerine birkaç nota Hançerliyor sanki Uzatıp kanlı elini meçhul Sesler ve boş oda

Fikirlerin Çarpışması

Barika-i hakikat, müsademe-i efkârdan doğar. Namık Kemal'in bu veciz sözü, mutlak doğruya ulaşmayı amaç edinmiş felsefenin yöntemini teşkil eder. Mesele bir fikrin onaylatılması değil; farklı fikirleri dinlemek ve bu fikirlerin doğru kısımlarını tözümüze kazandırmaktır. Ancak bu suretle mutlak doğruya olabildiğince yaklaşabilir, bu şekilde tatmin olabiliriz. Yalnızlık ne kadar süblime edilirse de hakkı teslim edilemez belki; lakin çevreyle münasebetin, müşahede eyleminin ve en önemli meziyetlerimizden birisi olan konuşmanın da ayrı önemi vardır. Unutmayalım ki yüzyıllar geçmesine rağmen iptidai niteliklerimiz hâlâ yerli yerinde, bunlardan en önde geleni olan aidiyet doyurulması gereken en büyük ihtiyaçlardan birisi. Türdeşleriyle iletişim kurmaktan yoksun beşer hayattan kademe kademe kopar, işte o zaman yalnızlık marazi mahiyet alır, tefekkür yerinde sayar, dogmatik hâle gelir ve faydadan çok zarar getirir. Önümüze çıkan yeni mesele: Doğru kişilerle münasebet kurma. Müşahe...