Ana içeriğe atla

İki Ay



İki ayımız yazısız geçmiş, varsın öyle olsun. Vâkıâ, bu durumun geçen vaktin mahiyetine tevafuk ettiğini söyleyebilirim: boş, sefil, verimsiz. Tefekkürden, alın terinden fazlasıyla uzak kaldım. İster istemez aziz dostumu yâd etmeden duramıyorum, kim düşünebilirdi muntazaman tenkit ettiğimiz yaşam biçimimizden de mahrum kalacağımızı? İstediğimiz bazı şeylere sahip değildik belki, işte tehlike, sahip olmadıklarımız sahip olduklarımızı gölgelediği zaman baş gösteriyor. En azından bu hakikati bir kez daha tespit etme fırsatı bulduk. Şükretmeyi bilmeli.

Uzun zamandır deneyimlemediğim, muhtemelen de deneyimleyemeyeceğim bir boşluk. İndividüye karşı içtimai hayatın ağırlığını, önemini hissettirmesi. Yarım kalan tasarılarına, yüz üstü bırakılan hissiyata üzülmeden edemiyor insan, "zamanı değilmiş" demekle yetiniyor. Aynı şans bir daha yakalanır mı, şüpheliyim. Zamana bırakmalı.

Tek tesellim Kaguya-sama gibi bir şaheserin yeni sezonu ile müşerref kılınmam. Tabii Mahoutsukai no Yome'yi de unutmamalı, uzun zamandır kitaplığımı süsleyen zatıalilerini yeniden okuma fırsatını buldum. İlaveten bir köşede kaderini bekleyen gitarımla ilgilenmeye başladım, başlangıç seviyesinde çalmak bile sanatsal ihtiyacı bir nebze doyurmaya ehil. Tek eksik çizim dairesi, en kısa zamanda o alana da temas etmek arzusundayım. Vakti değerlendirmeli.

Görsel: らくがき8まい | 生醤油うどん

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Arsız Kadın

Yürümek, çıldırırcasına gitmek Tenha yanına arsız kadının Pembe ruhunu karalar gibi Bir martı kanadı süpürür sokağı Müthiş bir istek ve tereddüt ile Varınca yanına arsız kadının Karanlık ruhumu ağartır gibi Bir ışık hüzmesi yıkar sokağı Sokak bile çekine çekine Vardı yanına arsız kadının Martı kustu eteğine Karanlık bir hınç aldı aydınlığı

Kendini Kandırma Sanatı

İnsanın yaşayabilmesi ve temel fonksiyonlarını gerçekleştirebilmesi için bazı kabullenimlerde bulunması ve birtakım nesnelere, varlıklara dayanması gerekir. Neden başka bir varlığa bağlanma, yaslanma; tutunacak bir dala sahip olma ihtiyacı?  Pek basit: Temel gaye olan mutluluğa ulaşma. Lakin ona ulaşmanın kendisi başlı başına meşakkatlidir, keşmekeştir. Zorluklar ve güçlükler, bitmeyen arayışla birlikte; sayısız dönemeç, patika ve yol tek bir istikamette birleşir:  Mutluluğa ulaştıracak olan vasıta, tutunulacak dal, bağlanılacak varlık.  Beatrice'dir bu, leanan sídhe'dir; hayat saadetini bahşeder, beraberinde hayatı da götürür. Zira saadetin temelleri maneviyatta atılmıştır, insan da ancak maddiyatla tam anlamda tatmin olabilir, hiçbir şekilde ulaşılamayacak olan maddiyatla. Yine de takdir etmeli, bu büyülü varlığın esas yaratıcısı insandır, görünüşler dünyasında kalmış tezahür sadece kıvılcımı atmış, yangına çevirense tahayyüller, mülâhazalar ve cılız

Namütenahi

O anı beklemekteyim, o an ki İçinde olduğum anlamsız döngü ve tekdüze birliktelikleri Yıkmaya muktedir Asla gelmeyeceğini bile bile Tahayyül eder durur zihnim Bir kapı açılır derinlerde Üzeri örtülü nice umutlar fışkırır Seni de çıkartır beraberinde Kıyıya vurmuş bir bebek masumiyeti Gözlerinde Sonra sular çekilir, o kapılar kapanır Kokuşmuş ve kasveti kahreden bir hava çöker güne Bu kötü döngü Namütenahi Öyle telakki ediyorum Ve yelken açıyorum hiçliğe Soğuk bir rüzgar vurduğunda yüzüme Saçlarımı savurduğunda bir yana Hala hatırlarım o anı Bir güneş doğar içime geceden Bir ışıltı belirir uzaklarda Sen ve o gün hiç gelmeyen Şapşalca yine de beklenen