Ana içeriğe atla

Yolun Başı



"Kuşkusuz, sayısız kez hata yaptım, reddedemem, ama söyle bana, hiç mi affettiremedim kendimi?"
Çehresini tüm vahşiliği ile çevreleyen tebessüm bin söze bedeldi.
"Hayır."
"Eskittiğim yıllar, karıştırdığım sayfalar, bitirdiğim mürekkepler?"
"Hayır."
"Mutlu kıldığım insanlar, dinlediğim pek çok dert, verdiğim bir avuç cesaret?"
"Hayır."
"Dilimin ucuna gelmesine rağmen sarf etmediğim küfürler?"
Kahkahayı bastı. "Lütufta bulunmuş efendimiz!"
Artık sabrım taşmıştı.
"Namussuzların en namussuzu, cehennemin dibinden de alçak olan alçak, nankörlerin biricik kıdemlisi, söyle, nasıl affettirebilirim kendimi?"
"Affedilmeyeceksin."
Dürüstlüğü takdire şayandı.
Yazık. Çok yazık.
Hâlbuki yolun başındaydım.
Güz yağmurunun ıslattığı, ışıl ışıl hayat kokan zeytin ağaçlarının eşlik ettiği bu basit yokuşun daha gidilecek çok mesafesi vardı.
Yazık. Çok yazık.
Hâlbuki
    daha
        yolun
            başındaydım.

Görsel: Sonnenuntergang (Brüder) oder Abendliche Landschaft mit zwei Männern, Caspar David Friedrich

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Arsız Kadın

Yürümek, çıldırırcasına gitmek Tenha yanına arsız kadının Pembe ruhunu karalar gibi Bir martı kanadı süpürür sokağı Müthiş bir istek ve tereddüt ile Varınca yanına arsız kadının Karanlık ruhumu ağartır gibi Bir ışık hüzmesi yıkar sokağı Sokak bile çekine çekine Vardı yanına arsız kadının Martı kustu eteğine Karanlık bir hınç aldı aydınlığı

Kendini Kandırma Sanatı

İnsanın yaşayabilmesi ve temel fonksiyonlarını gerçekleştirebilmesi için bazı kabullenimlerde bulunması ve birtakım nesnelere, varlıklara dayanması gerekir. Neden başka bir varlığa bağlanma, yaslanma; tutunacak bir dala sahip olma ihtiyacı?  Pek basit: Temel gaye olan mutluluğa ulaşma. Lakin ona ulaşmanın kendisi başlı başına meşakkatlidir, keşmekeştir. Zorluklar ve güçlükler, bitmeyen arayışla birlikte; sayısız dönemeç, patika ve yol tek bir istikamette birleşir:  Mutluluğa ulaştıracak olan vasıta, tutunulacak dal, bağlanılacak varlık.  Beatrice'dir bu, leanan sídhe'dir; hayat saadetini bahşeder, beraberinde hayatı da götürür. Zira saadetin temelleri maneviyatta atılmıştır, insan da ancak maddiyatla tam anlamda tatmin olabilir, hiçbir şekilde ulaşılamayacak olan maddiyatla. Yine de takdir etmeli, bu büyülü varlığın esas yaratıcısı insandır, görünüşler dünyasında kalmış tezahür sadece kıvılcımı atmış, yangına çevirense tahayyüller, mülâhazalar ve cılız

Namütenahi

O anı beklemekteyim, o an ki İçinde olduğum anlamsız döngü ve tekdüze birliktelikleri Yıkmaya muktedir Asla gelmeyeceğini bile bile Tahayyül eder durur zihnim Bir kapı açılır derinlerde Üzeri örtülü nice umutlar fışkırır Seni de çıkartır beraberinde Kıyıya vurmuş bir bebek masumiyeti Gözlerinde Sonra sular çekilir, o kapılar kapanır Kokuşmuş ve kasveti kahreden bir hava çöker güne Bu kötü döngü Namütenahi Öyle telakki ediyorum Ve yelken açıyorum hiçliğe Soğuk bir rüzgar vurduğunda yüzüme Saçlarımı savurduğunda bir yana Hala hatırlarım o anı Bir güneş doğar içime geceden Bir ışıltı belirir uzaklarda Sen ve o gün hiç gelmeyen Şapşalca yine de beklenen