Ana içeriğe atla

Sahi sen girmedin mi oralara?

Evvela bir sıra sıradanla
Ekseriyetle yatıp kalkan adam
Yaşamı tetikleyen bir hiç milat
Hayat verir bu farklılık ruha bedene
Bakar köşesiz dünyaya dört köşe penceresinden


Haydi seninle bir yola çıkalım genç adam. Bilirsin ya da bilmezsin bilmem ama çetrefilli yolları var yaşamın. Bazı çukurlar açılır tuttuğun yolda. Olur öyle böyle denilir. Nedir ne değildir anlaşılmazdır önceleri. Üzerine ne tozlar topraklar biner, zelzele nasıl hırçındır çatırdatır yeri kuyular oluşur, sular öyle çamur oluşturur öylesine bataklık kaplar etrafı. Saplanır ayakların haliyle. İlk sıralar "Buyrun nur topu gibi bir obsesyonunuz oldu." demese de kimse yaş kemale erdikçe hissedersin bu realiteyi genç insan. Genç demişken sahi kaç yaşında bu herif deme diye söylüyorum, bu fizyolojik bir yaklaşım değildi. Ne diyorduk? Evet çukurlar oldukça karanlıktır. Sahi sen girmedin mi oralara? Biz yine de anlatalım. Karanlık güzeldir hatta en güzeli durmaktır. Toplumun yürürken hatta koşarken durup düşünmeye vakti yokken sen bu lükse kavuşmuşsundur. Evet durmak büyük bir lüks olmalı. Bak filozof abilerin zengin ailelerden geldiler. Ne diyor Thomas Hobbes:
Boş vakit felsefenin anasıdır.
Bir kere girmişsin kuyuya öyle hemen çıkmak olmaz. Yürümeye mecbursan zıplaya zıplaya gidersin o ayrı. Açlıktan ölecek bir adamın "Ahlaki eylemlerimizin amacı nedir?" gibi bir soru sormasını beklemezsin. Böyle bir sorunun yoksa kalırsın orada kafana göre. İçine olan yolculuğun başlar. Unutmadan kemerini sıkı bağla bu bildiğin yolculuklara benzemez. Çetrefilli yolda daha da çetrefilli bir yolculuk. Dışarıda yaşam bir şekilde devam ediyor ona yapacak şey yok. Ama içsel yolculuğundaki hızını sen belirlersin. Hatta bu yolculuklardaki hızlarının vektörel toplamı senin ruh beden karışımı bir yaşını belirleyecek. İşte bu bizim olduğumuzdan daha yaşlı olduğumuz yaş sistemi. Neyse bunları ben uydurdum. Gerçek ise kuyudan çıktığında oldukça yorgun olacak olman. Dahası atlatman gereken bir obsesyonun olacak. Sindirmek biraz zaman alacak. Sonraki çukura kadar zamanın var. Çukurlar her zaman olacak lakin bu seni yıldırmasın. Nasıl olsa bundan sonra hep böyle olacak deyip anını kaybetmek ve yahut geçmişe saplanıp kalmak yapacağın en büyük yanlışlardan. Sağlıklı olan ciddi bir muhasebe yapıp küçük yaşanmışlıklardan büyük sonuçlar çıkarmak ve yola daha güçlü, dirençli, bilinçli devam etmek.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Arsız Kadın

Yürümek, çıldırırcasına gitmek Tenha yanına arsız kadının Pembe ruhunu karalar gibi Bir martı kanadı süpürür sokağı Müthiş bir istek ve tereddüt ile Varınca yanına arsız kadının Karanlık ruhumu ağartır gibi Bir ışık hüzmesi yıkar sokağı Sokak bile çekine çekine Vardı yanına arsız kadının Martı kustu eteğine Karanlık bir hınç aldı aydınlığı

Boş Oda

Boş oda ve sesler Bomboş... Boş bardakta yıllanmış kahve tortusu Sessiz bir cızırtı fonda 80'lerden kalma bir radyo Kusursuz bir armoni geliyor kulağa Ecnebi bir kondüktörün elinden Ve yağmur Ritmik şakırtısı Üzerine birkaç nota Hançerliyor sanki Uzatıp kanlı elini meçhul Sesler ve boş oda

Fikirlerin Çarpışması

Barika-i hakikat, müsademe-i efkârdan doğar. Namık Kemal'in bu veciz sözü, mutlak doğruya ulaşmayı amaç edinmiş felsefenin yöntemini teşkil eder. Mesele bir fikrin onaylatılması değil; farklı fikirleri dinlemek ve bu fikirlerin doğru kısımlarını tözümüze kazandırmaktır. Ancak bu suretle mutlak doğruya olabildiğince yaklaşabilir, bu şekilde tatmin olabiliriz. Yalnızlık ne kadar süblime edilirse de hakkı teslim edilemez belki; lakin çevreyle münasebetin, müşahede eyleminin ve en önemli meziyetlerimizden birisi olan konuşmanın da ayrı önemi vardır. Unutmayalım ki yüzyıllar geçmesine rağmen iptidai niteliklerimiz hâlâ yerli yerinde, bunlardan en önde geleni olan aidiyet doyurulması gereken en büyük ihtiyaçlardan birisi. Türdeşleriyle iletişim kurmaktan yoksun beşer hayattan kademe kademe kopar, işte o zaman yalnızlık marazi mahiyet alır, tefekkür yerinde sayar, dogmatik hâle gelir ve faydadan çok zarar getirir. Önümüze çıkan yeni mesele: Doğru kişilerle münasebet kurma. Müşahe...