Ana içeriğe atla

Dolaylı da olsa anti-enternasyonalist

İnsan tek parça olamaz. Hatta insanın parçası bulunmaz birliktelik yanlısı kardeşim. Öylesine yekparedir ki yolun başında, öylesine saftır ki... Kendi birey oluşum sürecini tamamlayıp bir topluma dönüşürken bile görülür bu bütünlük. İyi güzel de ya sonra? İçinde başlayan iç savaş sonraları kızışıp başta kendini sonra bir toplumu bile parçalayabilecek hale geldiğinde kim bulup toplayabilir bu kar tanelerini toprağa karışmadan? Hangi iğne dikebilir insanın bir yanını anarşist yanına? Bu günlerde şiddetle hissediyorum bu dağılışı. O sebepten yine kafanı şişiriyorum. Affet. Bir yanım yücelirken, bir yanım alçaldıkça alçalıyor. Bu yücelişin meyvesi ise içini dolduramadığım bir kibir oluyor. Önceleri oldukça tatlı oluyor haliyle. Gelişimi durduruşu derinden hissedilse de verdiği haz tartışılmaz. Lakin meyve kurtlanıyor etrafına kötü kokular yayıyor. Öylesine dayanılmaz ki insan her şeyi berbat edecek, yakıp yıkacak bir fikir ile çiziyor yolunu. Alçaklığı derinden hissetse de suları durulduğunda yine aynı alçaklıklara devam etmekten kendini alamıyor. Ah kardeşim ah! Biz birleşemeyenler miyiz sorun karakterimizde mi bilinmez ama dünyada ametal-ametal kıvamında kimseler olduğu açık. Ee hissettin mi bu dağılışı?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Arsız Kadın

Yürümek, çıldırırcasına gitmek Tenha yanına arsız kadının Pembe ruhunu karalar gibi Bir martı kanadı süpürür sokağı Müthiş bir istek ve tereddüt ile Varınca yanına arsız kadının Karanlık ruhumu ağartır gibi Bir ışık hüzmesi yıkar sokağı Sokak bile çekine çekine Vardı yanına arsız kadının Martı kustu eteğine Karanlık bir hınç aldı aydınlığı

Kendini Kandırma Sanatı

İnsanın yaşayabilmesi ve temel fonksiyonlarını gerçekleştirebilmesi için bazı kabullenimlerde bulunması ve birtakım nesnelere, varlıklara dayanması gerekir. Neden başka bir varlığa bağlanma, yaslanma; tutunacak bir dala sahip olma ihtiyacı?  Pek basit: Temel gaye olan mutluluğa ulaşma. Lakin ona ulaşmanın kendisi başlı başına meşakkatlidir, keşmekeştir. Zorluklar ve güçlükler, bitmeyen arayışla birlikte; sayısız dönemeç, patika ve yol tek bir istikamette birleşir:  Mutluluğa ulaştıracak olan vasıta, tutunulacak dal, bağlanılacak varlık.  Beatrice'dir bu, leanan sídhe'dir; hayat saadetini bahşeder, beraberinde hayatı da götürür. Zira saadetin temelleri maneviyatta atılmıştır, insan da ancak maddiyatla tam anlamda tatmin olabilir, hiçbir şekilde ulaşılamayacak olan maddiyatla. Yine de takdir etmeli, bu büyülü varlığın esas yaratıcısı insandır, görünüşler dünyasında kalmış tezahür sadece kıvılcımı atmış, yangına çevirense tahayyüller, mülâhazalar ve cılız

Namütenahi

O anı beklemekteyim, o an ki İçinde olduğum anlamsız döngü ve tekdüze birliktelikleri Yıkmaya muktedir Asla gelmeyeceğini bile bile Tahayyül eder durur zihnim Bir kapı açılır derinlerde Üzeri örtülü nice umutlar fışkırır Seni de çıkartır beraberinde Kıyıya vurmuş bir bebek masumiyeti Gözlerinde Sonra sular çekilir, o kapılar kapanır Kokuşmuş ve kasveti kahreden bir hava çöker güne Bu kötü döngü Namütenahi Öyle telakki ediyorum Ve yelken açıyorum hiçliğe Soğuk bir rüzgar vurduğunda yüzüme Saçlarımı savurduğunda bir yana Hala hatırlarım o anı Bir güneş doğar içime geceden Bir ışıltı belirir uzaklarda Sen ve o gün hiç gelmeyen Şapşalca yine de beklenen