Ana içeriğe atla

Sistem

Algılarımızın yönetildiği hakikatini ispata gerek yok sanırım. Buna insanın fevkalade gelişmiş olan adaptasyon özelliği de eklenince tabiri caizse tam bir kuklaya dönüşüyoruz. Muazzam bir sistemin parçasıyız, ailesinden tutun devlete ve devletlerin teşekkül ettiği büyük dünya nizamına kadar her şey oldukça kompleks sistematik yapılardan ibaret. Bu büyük makinenin küçük bir dişlisi olduğumuz hakikatini gölgelemek için hem dışarıdan hem de bizatihi içeriden gelen uyaranlar vasıtasıyla yalancı bir hürriyete sahip olduğumuz kanısına varıyoruz. İstediğim şeyi izleyebilir, dinleyebilir, oynayabilir ve düşünebilirim. Peki eğitimi reddetmek? Devletin ve toplumun çizdiği öğrenci-meslek sahibi-evlat sahibi-emekli rotasından kopabilmek? Hayatının 3/4'ünü nizama adamaktan kaçınmak?
Kendimi gülümsemekten alıkoyamıyorum ve ekliyorum: İmkansız.

Sevgili okuyucu korkunç bir istihza ile "Peki ya sen?" sorusunu yöneltecektir. Ben mi? Ben zaten bu sistemin köpeğiyim. Ne hayalci sosyalistler gibi bunu inkâr edecek, ne de açgözlü kapitalistler gibi makinenin dişlilerini bol bol yağlayacak değilim. Farkındalık önemlidir cancağızım. Nerede ve ne zaman yaşadığını bilmeyen mahlukat, sistemin en çok sömürecekleri listesinin başında gelir. Mühim olan tabii seleksiyonda güç ve koz sahibi olmaktır. "Sisteme teslimiyetten sonra farkında olmuşuz, olmamışız; ne önemi var?" argümanı benim de zihnimde beliriyor. Lakin sorunun kaynağını belirlemek, sorunu çözmenin yarısıdır. Yolsuz sistemin, %1'lik kısmın dünyanın yarısından daha zengin olduğu bu adaletsiz teşekkülün ne kısa ne de uzun vadede yıkılmayacağı barizdir. Mamafih bireylerin, dolayısıyla toplumun bilinçlenmesiyle şimdikinden daha iyi bir yaşam süreceğimiz de bir o kadar barizdir.

Netice? Düşünmek, özgürce düşünmek, özgürce gözlemlemek ve hürriyetinin sınırlarını objektif bir şekilde tespit etmek. Algıların korkunç bir şekilde yönetildiği günümüzde yapabileceğimiz tek şey, mahkum olduğumuz algılarımıza mütemadiyen şüphe ile yaklaşmak ve mümkün olduğunca doğruluğunu teyit ettiğimiz veya edebileceğimiz veriler üzerinden düşünmektir.
Her şeye rağmen mevcudiyetimizin yegane delili, yine düşünmektir.

Görsel: 邦乔彦 BANG

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Arsız Kadın

Yürümek, çıldırırcasına gitmek Tenha yanına arsız kadının Pembe ruhunu karalar gibi Bir martı kanadı süpürür sokağı Müthiş bir istek ve tereddüt ile Varınca yanına arsız kadının Karanlık ruhumu ağartır gibi Bir ışık hüzmesi yıkar sokağı Sokak bile çekine çekine Vardı yanına arsız kadının Martı kustu eteğine Karanlık bir hınç aldı aydınlığı

Kendini Kandırma Sanatı

İnsanın yaşayabilmesi ve temel fonksiyonlarını gerçekleştirebilmesi için bazı kabullenimlerde bulunması ve birtakım nesnelere, varlıklara dayanması gerekir. Neden başka bir varlığa bağlanma, yaslanma; tutunacak bir dala sahip olma ihtiyacı?  Pek basit: Temel gaye olan mutluluğa ulaşma. Lakin ona ulaşmanın kendisi başlı başına meşakkatlidir, keşmekeştir. Zorluklar ve güçlükler, bitmeyen arayışla birlikte; sayısız dönemeç, patika ve yol tek bir istikamette birleşir:  Mutluluğa ulaştıracak olan vasıta, tutunulacak dal, bağlanılacak varlık.  Beatrice'dir bu, leanan sídhe'dir; hayat saadetini bahşeder, beraberinde hayatı da götürür. Zira saadetin temelleri maneviyatta atılmıştır, insan da ancak maddiyatla tam anlamda tatmin olabilir, hiçbir şekilde ulaşılamayacak olan maddiyatla. Yine de takdir etmeli, bu büyülü varlığın esas yaratıcısı insandır, görünüşler dünyasında kalmış tezahür sadece kıvılcımı atmış, yangına çevirense tahayyüller, mülâhazalar ve cılız

Namütenahi

O anı beklemekteyim, o an ki İçinde olduğum anlamsız döngü ve tekdüze birliktelikleri Yıkmaya muktedir Asla gelmeyeceğini bile bile Tahayyül eder durur zihnim Bir kapı açılır derinlerde Üzeri örtülü nice umutlar fışkırır Seni de çıkartır beraberinde Kıyıya vurmuş bir bebek masumiyeti Gözlerinde Sonra sular çekilir, o kapılar kapanır Kokuşmuş ve kasveti kahreden bir hava çöker güne Bu kötü döngü Namütenahi Öyle telakki ediyorum Ve yelken açıyorum hiçliğe Soğuk bir rüzgar vurduğunda yüzüme Saçlarımı savurduğunda bir yana Hala hatırlarım o anı Bir güneş doğar içime geceden Bir ışıltı belirir uzaklarda Sen ve o gün hiç gelmeyen Şapşalca yine de beklenen