Ana içeriğe atla

Reng-i Halet


Kireç beyazı umutlar
Ölüm grisi korkular
Ve ruha bağlı bir çift göz
Bir ruh ki göz ve renk ile
Arıyor rengini halinin

Karanlık akustik bir parça
Ruha bağlı bir çift kulak
Her gün tekerrür ederek
Uyuşturuyor  dağınık zihni
Bir zihin ki gökten uzayıp
Yer ile kaynaşıp kâmil olan

Koparın zincirini bu gökten inen
Gıcırdayan narin salıncağın
Saçılsın yeryüzüne pembe düşler
Ezsin başını huysuzun oldukça ağır hisler

Aman duymasınlar bu gümbürtüyü
Tüm bağların kopuşunu hislerin intiharını
Özgürlüğün sevinç çığlıklarını
Ağır bir yük ki ezip yeri
Alev alev kor fışkırtan bir etki
Alıp maviliğini gökyüzünün
Kızıla boyayıp da çiziyor resmini
Kahpe ideolojinin adi öfkenin

İğneden yaprakları ağacın
Süzerek ışığını cüretkar güneşin
Tevazu ile hakim oluyor
Deniz güneşe karşı
Yerini beyaz köpüğe bıraktığında
Azgın kibirli dalgalar

Olanlar oluyor içerde ben olmak üzere dahi değilim
Geçmişin yüküymüş meğer kamburumun sebebi
Düz olmaya bakıyorum tüm yollar kıvrılmış
Geriye ancak adamın halis niyeti kalmış

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Arsız Kadın

Yürümek, çıldırırcasına gitmek Tenha yanına arsız kadının Pembe ruhunu karalar gibi Bir martı kanadı süpürür sokağı Müthiş bir istek ve tereddüt ile Varınca yanına arsız kadının Karanlık ruhumu ağartır gibi Bir ışık hüzmesi yıkar sokağı Sokak bile çekine çekine Vardı yanına arsız kadının Martı kustu eteğine Karanlık bir hınç aldı aydınlığı

Boş Oda

Boş oda ve sesler Bomboş... Boş bardakta yıllanmış kahve tortusu Sessiz bir cızırtı fonda 80'lerden kalma bir radyo Kusursuz bir armoni geliyor kulağa Ecnebi bir kondüktörün elinden Ve yağmur Ritmik şakırtısı Üzerine birkaç nota Hançerliyor sanki Uzatıp kanlı elini meçhul Sesler ve boş oda

Fikirlerin Çarpışması

Barika-i hakikat, müsademe-i efkârdan doğar. Namık Kemal'in bu veciz sözü, mutlak doğruya ulaşmayı amaç edinmiş felsefenin yöntemini teşkil eder. Mesele bir fikrin onaylatılması değil; farklı fikirleri dinlemek ve bu fikirlerin doğru kısımlarını tözümüze kazandırmaktır. Ancak bu suretle mutlak doğruya olabildiğince yaklaşabilir, bu şekilde tatmin olabiliriz. Yalnızlık ne kadar süblime edilirse de hakkı teslim edilemez belki; lakin çevreyle münasebetin, müşahede eyleminin ve en önemli meziyetlerimizden birisi olan konuşmanın da ayrı önemi vardır. Unutmayalım ki yüzyıllar geçmesine rağmen iptidai niteliklerimiz hâlâ yerli yerinde, bunlardan en önde geleni olan aidiyet doyurulması gereken en büyük ihtiyaçlardan birisi. Türdeşleriyle iletişim kurmaktan yoksun beşer hayattan kademe kademe kopar, işte o zaman yalnızlık marazi mahiyet alır, tefekkür yerinde sayar, dogmatik hâle gelir ve faydadan çok zarar getirir. Önümüze çıkan yeni mesele: Doğru kişilerle münasebet kurma. Müşahe...