Ana içeriğe atla

Köstek



Şaka gibiydi. Kötü bir şaka. İstemsizce bir kahkaha savurdum. İdrak etme niyetinde değildim; tüm varlığımla reddetmek, ihtimal vermemek, "Yok yahu, olur mu öyle şey?" demek için çırpınıyordum sağduyuya karşı. Beyhude. Aklıselimin galibiyeti aşikârdı. Yüzüme kuvvetli bir yumruk yemiş, yere serilmiş, küçük düşürülmüş, mağlup olmuştum. Mücadele verip de bozguna uğramak gurur kırıcıydı.

Nispeten yolunda giden tek saha da alaşağı edilmişti. Güvendiğim, arkasında durduğum esaslara karşı sembolik bir zafer. Daha da fazla yıkılamazdı Sezar, ama yıkmışlardı işte. Sen de mi Brutus, Casca, Cassius, Decimus?

Nisanda göklerde uçarken mayısta vurulmuştum.

Çıkarılması gereken dersler, tespit edilmesi gereken hatalar var kuşkusuz,
aynı zamanda devam edilmesi gereken bir mücadele,
terakkiye muhtaç bir yaşam.

Hayat bu işte.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Arsız Kadın

Yürümek, çıldırırcasına gitmek Tenha yanına arsız kadının Pembe ruhunu karalar gibi Bir martı kanadı süpürür sokağı Müthiş bir istek ve tereddüt ile Varınca yanına arsız kadının Karanlık ruhumu ağartır gibi Bir ışık hüzmesi yıkar sokağı Sokak bile çekine çekine Vardı yanına arsız kadının Martı kustu eteğine Karanlık bir hınç aldı aydınlığı

Namütenahi

O anı beklemekteyim, o an ki İçinde olduğum anlamsız döngü ve tekdüze birliktelikleri Yıkmaya muktedir Asla gelmeyeceğini bile bile Tahayyül eder durur zihnim Bir kapı açılır derinlerde Üzeri örtülü nice umutlar fışkırır Seni de çıkartır beraberinde Kıyıya vurmuş bir bebek masumiyeti Gözlerinde Sonra sular çekilir, o kapılar kapanır Kokuşmuş ve kasveti kahreden bir hava çöker güne Bu kötü döngü Namütenahi Öyle telakki ediyorum Ve yelken açıyorum hiçliğe Soğuk bir rüzgar vurduğunda yüzüme Saçlarımı savurduğunda bir yana Hala hatırlarım o anı Bir güneş doğar içime geceden Bir ışıltı belirir uzaklarda Sen ve o gün hiç gelmeyen Şapşalca yine de beklenen

Boş Oda

Boş oda ve sesler Bomboş... Boş bardakta yıllanmış kahve tortusu Sessiz bir cızırtı fonda 80'lerden kalma bir radyo Kusursuz bir armoni geliyor kulağa Ecnebi bir kondüktörün elinden Ve yağmur Ritmik şakırtısı Üzerine birkaç nota Hançerliyor sanki Uzatıp kanlı elini meçhul Sesler ve boş oda