Ana içeriğe atla

Hiçbir Şey



Hiçbir şey yapmak istememek. En gizemli, en tuhaf hislerden birisidir bu aziz okuyucu; hem madden hem fikren bir eylemsizlik hâline yönelim arzusu insanın bütün benliği üzerinde tahakküm kurar. Bazen içten içe kurtulmak isteriz zihnimizi ihata eden bu boşluktan ama kudret bulamayız, bazense bizzat tasarlayan mücrimizdir hiçliği. Normalde katıksız zaman israfı, sıfır üretkenlik, sıfır kazanç telakki ederek ölümüne tenkit edeceğim yerde şimdi kendimi bu azılı düşmanla kol kola, iç içe, yekpare hâlde buluyorum. Ama hakkını teslim etmeli! O kayboluşun, eriyişin ve teslimiyetin tatlı aroması, yüreğimi ve ruhumu hafifleten rayihası arıtıyor beni bir nevi, abıhayatta yıkıyor ve hiçliğin derinliklerine indiriyor. Demem o ki bazen sert dalgalara müsaade vermeli ve tabiatın hükmü bizleri şekillendirmeli. Yoruluyoruz ve yıpranıyoruz sevgili okuyucu, gün boyu sayısız uyaranla ve sayısız zihinsel işlemle muhatap oluyoruz, bu şeraitte bittabi "hiçbir şey yapmamak" hakkımızdır, akli melekelerin hayrınadır. Süreklilik durumu teşkil etmemek kaydıyla kendimizden esirgememeli bu sükûnu.

Hiçbir şey yapmak istememek.
Tuhaf mamafih tabii bir his.

Görsel: 雨の日

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Arsız Kadın

Yürümek, çıldırırcasına gitmek Tenha yanına arsız kadının Pembe ruhunu karalar gibi Bir martı kanadı süpürür sokağı Müthiş bir istek ve tereddüt ile Varınca yanına arsız kadının Karanlık ruhumu ağartır gibi Bir ışık hüzmesi yıkar sokağı Sokak bile çekine çekine Vardı yanına arsız kadının Martı kustu eteğine Karanlık bir hınç aldı aydınlığı

Boş Oda

Boş oda ve sesler Bomboş... Boş bardakta yıllanmış kahve tortusu Sessiz bir cızırtı fonda 80'lerden kalma bir radyo Kusursuz bir armoni geliyor kulağa Ecnebi bir kondüktörün elinden Ve yağmur Ritmik şakırtısı Üzerine birkaç nota Hançerliyor sanki Uzatıp kanlı elini meçhul Sesler ve boş oda

Fikirlerin Çarpışması

Barika-i hakikat, müsademe-i efkârdan doğar. Namık Kemal'in bu veciz sözü, mutlak doğruya ulaşmayı amaç edinmiş felsefenin yöntemini teşkil eder. Mesele bir fikrin onaylatılması değil; farklı fikirleri dinlemek ve bu fikirlerin doğru kısımlarını tözümüze kazandırmaktır. Ancak bu suretle mutlak doğruya olabildiğince yaklaşabilir, bu şekilde tatmin olabiliriz. Yalnızlık ne kadar süblime edilirse de hakkı teslim edilemez belki; lakin çevreyle münasebetin, müşahede eyleminin ve en önemli meziyetlerimizden birisi olan konuşmanın da ayrı önemi vardır. Unutmayalım ki yüzyıllar geçmesine rağmen iptidai niteliklerimiz hâlâ yerli yerinde, bunlardan en önde geleni olan aidiyet doyurulması gereken en büyük ihtiyaçlardan birisi. Türdeşleriyle iletişim kurmaktan yoksun beşer hayattan kademe kademe kopar, işte o zaman yalnızlık marazi mahiyet alır, tefekkür yerinde sayar, dogmatik hâle gelir ve faydadan çok zarar getirir. Önümüze çıkan yeni mesele: Doğru kişilerle münasebet kurma. Müşahe...