İnsanın yaşayabilmesi ve temel fonksiyonlarını gerçekleştirebilmesi için bazı kabullenimlerde bulunması ve birtakım nesnelere, varlıklara dayanması gerekir.
Neden başka bir varlığa bağlanma, yaslanma; tutunacak bir dala sahip olma ihtiyacı?
Pek basit: Temel gaye olan mutluluğa ulaşma. Lakin ona ulaşmanın kendisi başlı başına meşakkatlidir, keşmekeştir. Zorluklar ve güçlükler, bitmeyen arayışla birlikte; sayısız dönemeç, patika ve yol tek bir istikamette birleşir:
Mutluluğa ulaştıracak olan vasıta, tutunulacak dal, bağlanılacak varlık.
Beatrice'dir bu, leanan sídhe'dir; hayat saadetini bahşeder, beraberinde hayatı da götürür. Zira saadetin temelleri maneviyatta atılmıştır, insan da ancak maddiyatla tam anlamda tatmin olabilir, hiçbir şekilde ulaşılamayacak olan maddiyatla.
Yine de takdir etmeli, bu büyülü varlığın esas yaratıcısı insandır, görünüşler dünyasında kalmış tezahür sadece kıvılcımı atmış, yangına çevirense tahayyüller, mülâhazalar ve cılız bir umut olmuştur.
Ve sever, kendini nihayetinde harap edecek, bitap bırakacak, kaybeden kılacak belki, hayır hayır, kesinlikle kaybeden kılacak, bundan kaçış yok; lakin oyalanmak, sarhoş olmak, anlık ve geçici saadet bulmak bunları göze almaya yeter de artar bile.
Ne güzel şeydir kendini kandırmak!
Yapılabileceklerin en yücesi, en yükseği!
Yorumlar
Yorum Gönder